Cahiliye Toplumu
Küsme Müslümanın Sakınması Gereken Bir Cahiliye Ahlakıdır
Cahiliye Toplumunun Yaşama Amacı ve İdealleri
Cahiliye Toplumunda Yönetici Karakteri
Cahiliye Toplumundaki Şeytani Sistem
Müminler ise hayatlarını Kuran ahlakının gereklerine göre yaşarlar. Hayatlarını Allah’a adamışlardır ve yaptıkları her işte Rabbimiz’in rızasını gözetirler. Cahiliye toplumunda, müminlerin bu hayat tarzından çok farklı bir sistem hakimdir. İnsanlar genellikle çocukluklarından itibaren kendilerine öğretilen ortak bir karakter ve ahlak anlayışına tabi olmuşlardır. Kuran ahlakında kesinlikle yeri olmayan ve cahiliyeye ait binlerce kirli detaydan oluşan bir tavır bozukluğunu hayat şekli olarak benimsemişlerdir. Bakış açıları, olayları yorumlayış şekilleri, konuşma tarzları, mimikleri ya da umursamazlık, alaycılık, dedikodu gibi tavır bozuklukları hep birbirlerinin aynısıdır.
Devamı…
Cahiliye Toplumundaki Çarpık Anlayışın Beraberinde Getirdiği Esnaf Karakteri
Devamı…
Cahiliyenin Yanlış Bir İnancı: Adam Olmak
Devamı…
More Articles…
- Cahiliyenin Hırsı: Dünyada Sonsuza Kadar Yaşama İsteği
- Cahiliye İnsanlarının Nefis Sevgisini Allah Sevgisine Tercih Etmeleri
- Cahiliye İnsanlarının, Menfaat Beklentilerini Sevgi Sanmaları
- Cahiliye İnsanlarının, Menfaat Beklentilerini Sevgi Sanmaları
- Cahiliye Ahlakında Yaygın Bir Davranış Bozukluğu: “Ben Bilirim” Mantığı
Cahiliyenin Hırsı: Dünyada Sonsuza Kadar Yaşama İsteği
Ömürlerini sonsuz yaşama tutkusuyla ve dünya hayatının peşinden koşarak tüketen cahiliye insanlarının kaybettikleri, hiç tadamadıkları oldukça önemli bir zevk vardır. Bu, Allah’ın rızasına uygun hareket etmenin, O’nun sevgisini, dostluğunu ve yakınlığını ummanın verdiği coşku dolu heyecandır.
Cahiliye toplumu Kuran’da bildirildiği üzere, “Allah’ı gereği gibi takdir edememiş” (Enam Suresi, 91) ya da “O’nu arkalarında- unutuluvermiş” (Hud Suresi, 92) düşüncesinin hakim olduğu insanlardan oluşan bir toplumdur. Bu toplumun üyeleri bazen kendilerini “uygar” olarak tanımlasa da, Allah’ı gereği gibi takdir edemedikleri, ahirete inanmadıkları gibi tanımadıkları, kendi yaratılışlarının amacı hakkında düşünmedikleri ve bunu anlamaktan da uzak oldukları için aslında “cahil”dirler. Bu “cahiliye” toplumu mensuplarının sahip olduğu pek çok yanlış mantık örgüsünün yanında en belirgin özelliklerinden biri ise, “hiç ölmeyecekmişçesine” yaşamayı planlamalarıdır.
Devamı…
Cahiliye İnsanlarının Nefis Sevgisini Allah Sevgisine Tercih Etmeleri
Kuran ahlakını yaşamayan toplumlarda, Allah korkusu üzerine bir sistem olmadığı için kötü ahlak göstermekte bir mahsur görmezler. Dolayısıyla etrafa verdikleri zararı düşünmeden sadece kendi istek ve tutkuları için herşeyi yapabilirler.
Devamı…
Cahiliye İnsanlarının, Menfaat Beklentilerini Sevgi Sanmaları
İman etmeyen insanların, hayata dair hemen her konuda kendilerine belirledikleri cahili ölçüler vardır. Bu ölçülerin ortak özelliği ise, her birinin sadece dünyevi menfaatleri en fazlasıyla elde edebilme üzerine kurulmuş olmasıdır. Birbirlerini, manevi güzelliklerini, ruhlarındaki derinliği, ahlak zenginliğini görüp sevecekleri birer nimet olarak değil; maksimum derecede çıkar sağlayabilecekleri ticari birer meta gibi görürler. Bu nedenle de insanlarla dostluk kuracakları, arkadaş seçecekleri ve hatta hayatlarının sonuna kadar birlikte olmak üzere eşlerini seçecekleri zaman dahi, öncelikle bu ölçülerin olup olmadığına bakarlar. Bu kimselerin bazılarında, yine çıkara dayalı bazı manevi özellikler de önem taşır. Örneğin karşılarındaki insanın iyiliksever, fedakar, olgun, hoşgörülü, affedici, mülayim, yumuşakbaşlı, anlayışlı, uzlaşmacı ya da çalışkanlık gibi özelliklere sahip olmasını isterler. Çünkü bunların her biri, kendilerine fayda sağlayabilecek tavırlardır. Kendileri sinirlenecek, ama karşılarındaki insan her ne olursa olsun, sorun çıkarmayacaktır. Alttan alacak, anlayış gösterecek, hatta bu kişinin tüm olumsuz yönlerini görmezden gelip idare edecektir.
Devamı…
Cahiliye İnsanlarının, Menfaat Beklentilerini Sevgi Sanmaları
İman etmeyen insanların, hayata dair hemen her konuda kendilerine belirledikleri cahili ölçüler vardır. Bu ölçülerin ortak özelliği ise, her birinin sadece dünyevi menfaatleri en fazlasıyla elde edebilme üzerine kurulmuş olmasıdır. Birbirlerini, manevi güzelliklerini, ruhlarındaki derinliği, ahlak zenginliğini görüp sevecekleri birer nimet olarak değil; maksimum derecede çıkar sağlayabilecekleri ticari birer meta gibi görürler. Bu nedenle de insanlarla dostluk kuracakları, arkadaş seçecekleri ve hatta hayatlarının sonuna kadar birlikte olmak üzere eşlerini seçecekleri zaman dahi, öncelikle bu ölçülerin olup olmadığına bakarlar. Bu kimselerin bazılarında, yine çıkara dayalı bazı manevi özellikler de önem taşır. Örneğin karşılarındaki insanın iyiliksever, fedakar, olgun, hoşgörülü, affedici, mülayim, yumuşakbaşlı, anlayışlı, uzlaşmacı ya da çalışkanlık gibi özelliklere sahip olmasını isterler. Çünkü bunların her biri, kendilerine fayda sağlayabilecek tavırlardır. Kendileri sinirlenecek, ama karşılarındaki insan her ne olursa olsun, sorun çıkarmayacaktır. Alttan alacak, anlayış gösterecek, hatta bu kişinin tüm olumsuz yönlerini görmezden gelip idare edecektir.
Devamı…
Cahiliye Ahlakında Yaygın Bir Davranış Bozukluğu: “Ben Bilirim” Mantığı
Herkesin yaptıklarının karşılığını eksiksiz olarak göreceği ahiret gününde, her insan davranışlarının yanı sıra yaptığı konuşmalardan da hesaba çekilecektir. Bu gerçeğin farkında olan müminler, tüm yaşamları boyunca konuşmalarının Allah’ın rızasına uygun olmasına dikkat ederler. Ancak Kuran ahlakından uzak yaşayan kişiler, müminlerin gösterdikleri titizlikten yoksundurlar. Çoğu zaman boş ve amaçsız konuşmalara dalan bu kişiler, konuşmayı genellikle kendi kibirlerini tatmin aracı olarak görürler. Bunun en belirgin göstergesi ise kullandıkları ”ben bilirim” üslubudur.
Devamı…
Cahiliye Ahlakını Terk Edip Kuran Ahlakını Yaşamanın Önemi
Cahiliye toplumunun en belirgin özelliği, bu toplumu oluşturan insanların Yüce Allah (cc)’ı tanımamaları ve Allah (cc)’ın bildirdiğinden uzak bir yaşam sürmeleridir. Bu da söz konusu kimselerin Kuran’dan tamamen ayrı bir düşünce ve ahlak anlayışı geliştirmelerine neden olur. Oysa Kuran, bir insanın ömrü boyunca ihtiyaç duyabileceği tüm konulara cevap veren, yaşamının her alanına çözüm getiren İlahi bir kitaptır. Allah (cc) Katından indirildiği için, insanın yaratılışına en uygun ahlak anlayışını ve en güzel yaşam tarzını öğrenebileceğimiz kaynak da yine Kuran’ı Kerim’dir. Böylesine kesin ve güvenilir bir rehber varken, onu terkedip kendi doğrularını ve yanlışlarını kendi belirleyen, kendine has değer yargıları geliştiren bir mantık örgüsü elbetteki “cahilce”dir.
Devamı…
More Articles…
- Cahiliye Ahlakının Yaygın Bir Hastalığı: Dedikodu
- Cahiliye Ahlakının Bir Özelliği: Söylenen Sözlerin Çoğu Doğru Değil, Aldatıcıdır
- İman Hakikatleri Cahiliye Telkinlerini Yok Eder
- Şeytanın Cahiliye Toplumuna Öğrettiği Direnme Yöntemi: “Demagoji”
- Adamlık dininde ‘ kafalama mantığı’
Cahiliye Ahlakının Yaygın Bir Hastalığı: Dedikodu
Bir toplumda dedikodu hastalığını önlemenin tek geçerli yolu, insanların Allah’tan korkmalarını ve İslam ahlakının insanlar arasında yaygınlaşmasını sağlamaktır. Tüm iman edenler bunun için çalışmakla sorumludurlar.
Devamı…
Cahiliye Ahlakının Bir Özelliği: Söylenen Sözlerin Çoğu Doğru Değil, Aldatıcıdır
Cahiliye toplumunun önemli bir özelliği vardır: İnsanlar hiçbir zaman birbirlerinden samimi, doğru bilgi alamazlar. Özellikle de insanların, cahiliye hayatının dünyevi ölçüleri içerisinde rekabet içerisinde oldukları konularda. Bu kimselerin her biri yaşadıkları toplumun en güçlü, en popüler, en itibarlı, en güzel, en zengin, en sevilen, en beğenilen kişisi olmak isterler. Ve bu konuda inanılmaz bir hırs içerisindedirler. Bu isteklerini elde edebilmek için maddi manevi herşeyi gözden çıkarabilir, her türlü garimeşru yola başvurabilirler. En sevdikleri insanları dahi harcayabilir, hatta bazen ölümü bile göze alabilirler. Bu nedenle de bu amaçları doğrultusunda akla gelebilecek her türlü kötü ahlak özelliğini gösterebilir; rahatlıkla yalan söyleyebilir, insanları kandırabilir, ikiyüzlü, samimiyetsiz tavırlar gösterebilir, birbirlerine oyun oynayabilir, tuzak kurabilir, hiç çekinmeden birbirlerine maddi manevi zarar verebilirler.
Devamı…
İman Hakikatleri Cahiliye Telkinlerini Yok Eder
İçinde bulunduğumuz çağ, ateistlerin ve din düşmanlarının, insanlara Allah’ın varlığını ve birliğini inkar ettirmek için çok büyük çaba yürüttükleri bir dönemdir. Buna karşın Allah, inkarcıların çarpık ve sapkın felsefelerini yerle bir edecek imkanları ve delilleri de iman edenlere sunmuştur. Bu delillerin başında iman hakikatleri gelmektedir.
Devamı…
Şeytanın Cahiliye Toplumuna Öğrettiği Direnme Yöntemi: “Demagoji”
Cahiliye toplumunun ikna olmadıkları konularda başvurdukları en temel yöntemlerden biri “demagoji” yapmaktır. “Demagoji”yi, kimi zaman çıkarlarını, kimi zaman gururlarını, kimi zaman da itibarlarını korumak amacıyla başvurdukları dolambaçlı ve samimiyetsiz konuşmaların ve bu konuşmalarda kullandıkları davranışların tümü olarak tanımlayabiliriz. Karşı tarafın haklılığını bastırmak için sürekli söz kesmek, bağırarak üste çıkmak, ardı arkası gelmeyen yalanlarla savunma yapmak en bilinen demagoji yöntemlerinden sadece birkaç tanesidir.
Devamı…
Adamlık dininde ‘ kafalama mantığı’
İnsanlar içinde, Allah’tan başkasını ‘eş ve ortak’ tutanlar vardır ki, onlar (bunları), Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah’a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın olduğunu ve Allah’ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi. ( Bakara Suresi, 165 )
Devamı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder